Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Mahmutlar beldesinde yer alan Naula Antik Kenti, hızla gelişen şehirleşmenin ve kontrolsüz turizmin tehdidi altında. Tarihi Roma dönemine kadar uzanan bu değerli antik kent, Toros Dağları’nın eteklerinde, denize yakın bir düz ovada konumlanmış. Naula, özellikle deniz ticareti ve liman faaliyetleriyle tanınmış, kültürel ve dini bir merkez olarak bölgenin önemli yapılarından biri haline gelmiştir. Ancak, bugün bu tarihi miras, şehirleşme ve turizm baskısı nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Naula Antik Kenti'nin Tarihi ve Kültürel Önemi
Naula Antik Kenti, yaklaşık 33 dönümlük bir alana yayılmış olup, moloz taş ve harç kullanılarak inşa edilmiştir. Kentte dikkat çeken yapılar arasında 6 tapınak ve 2 kilise kalıntısı bulunuyor. Bu yapılar, Naula'nın Roma döneminde önemli bir dini merkez olduğunu ve bölgenin dini hayatında merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Roma İmparatorluğu döneminde, Naula’nın dini ve ticari önemi oldukça yüksekti ve bu, kentin mimari yapılarında da kendini gösteriyor.
- yüzyılda Naula Antik Kenti’ni inceleyen seyyah W. Heberdey, kentte 9 kilise bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Naula'nın yakınındaki Leartes Antik Kenti’nin liman kenti olarak kullanıldığı da öne sürülmektedir. Leartes, Toros Dağları’nda yer alan ve Dim Vadisi’nin ağzında bulunan bir başka önemli antik kenttir. Bu iki antik kent arasındaki yakın ilişki, ortak bir kültürel ve dini yapıya sahip olduklarını düşündürmektedir. Leartes Antik Kenti’nde bulunan Caracalla eksendrası ise Roma dönemi şehir planlaması ve mimari anlayışının önemli bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Naula Antik Kenti'nin Günümüzdeki Durumu
Ne yazık ki, Naula Antik Kenti’nde şimdiye kadar bilimsel bir kazı çalışması yapılmamıştır. Bu eksiklik, mevcut kalıntılar üzerine yapılan yorumların varsayımlar doğrultusunda kalmasına neden olmaktadır. Naula’nın tarihi ve kültürel önemi, kapsamlı arkeolojik kazılarla daha iyi anlaşılabilir ve bu tarihi mirasın korunması için önemli bir adım atılmış olabilir. Ancak, şu anki durumda kent, yapılaşma ve modernleşme baskısı altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Mahmutlar beldesi, 1980'li yıllardan itibaren hızla gelişen turizm nedeniyle büyük bir dönüşüm geçirdi. Bu dönüşüm, Naula Antik Kenti’nin etrafındaki bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını önemli ölçüde etkiledi. Artan yapılaşma ve turistik gelişmeler, Naula’nın tarihi kalıntılarının korunmasını zorlaştırmakta ve kentin turizme kazandırılması için acil önlemler alınmasını gerektirmektedir.
Naula Antik Kenti’ni Kurtarma Çalışmaları
Son dönemde, Alanya Belediyesi, Naula Antik Kenti’ni kurtarma çalışmaları kapsamında bölgedeki bitki örtüsünü temizleyerek önemli bir adım attı. Bu çalışmalar, kentin turizme kazandırılması yönündeki çabaların bir parçası olarak görülüyor. Ancak, bu tür yüzeysel çalışmaların ötesine geçilerek, kentin tarihi ve kültürel değerlerinin tam anlamıyla korunması ve gün yüzüne çıkarılması için daha kapsamlı arkeolojik kazılar ve restorasyon projeleri hayata geçirilmelidir.
Naula Antik Kenti, Alanya bölgesinin turizm potansiyelini artırabilecek önemli bir tarihi miras olarak öne çıkıyor. Bölgedeki turizm faaliyetlerinin doğru yönetilmesi ve bu tür kültürel mirasların korunarak gelecek nesillere aktarılması, sadece bölge ekonomisi için değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel mirasının korunması açısından da büyük önem taşıyor.
Antalya’nın tarihi zenginliklerinden biri olan Naula Antik Kenti, şehirleşme ve turizm baskısı altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu tarihi mirasın korunması, sadece bölge halkı ve yerel yönetimler için değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeyde de önemli bir sorumluluk gerektiriyor. Naula’nın tarihi ve kültürel değeri, yapılacak bilimsel kazılar ve restorasyon çalışmaları ile daha iyi anlaşılabilir ve gelecek nesillere aktarılabilir.
Naula Antik Kenti, sadece bölgenin değil, tüm Türkiye’nin kültürel mirasıdır. Bu değerli mirasın korunması için atılacak her adım, geleceğe yapılacak önemli bir yatırım olacaktır. Naula’yı kurtarmak ve turizme kazandırmak, bölgenin tarihini ve kültürünü korumak için atılacak en önemli adımlardan biridir.